Kız Bebek Ismi : Türkce Kiz Isimleri, Nadir Kiz Isimler, Kürtce Kiz Isimleri

kız bebek isimleri, türkçe kız isimleri, nadir kız isimleri, kürtçe kız isimleri, türkçe kız isimleri, güzel kız isimleri tek bir yerde, üstelik tek tıkla kopyalayın.

A'dan Z'ye bütün kız isimleri ile ilgili listemiz devam etmektedir
A B C D E F G H I J K L M N O P R S T U V Y Z Ç İ Ö Ş Ü

‘S’ İle Başlayan Kız Bebek İsimleri ve Anlamları

Saadet: Mutluluk, sevinçli olma
Saba: Hafif bir rüzgar
Sabacan: Tatlı dost
Sabagül: Şirin güzel.
Sabah: Güneşin doğması ile başlayan zaman bölümü
Sabahat: Güzellik, yüz güzelliği
Sabahat / Sebahat: Güzellik
Sabahnur: Sabah ışığı, günü aydınlatan
Sabanaz: Sevimli, nazlı.
Sabanur: Işık saçan.
Sabıka: Parlak, ışıklı.
Sabır: Acı, yoksulluk, haksızlık gibi üzücü durumlar karşısında ses çıkarmadan onların geçmesini bekleme erdemi. 2. olacak veya gelecek bir şeyi telaş göstermeden bekleme.
Sabiha: Güzel şirin, hoş
Sabire: Sabreden, sabırlı
Sabite: Yerinde duran, kımıldamayan
Sabiye: Ergin olmamış kız çocuğu.
Sabrınisa: Sabırlı kadınlar.
Sabrinnisa: Kadınların sabırlısı.
Sabriye: Sabırlı, sabırla ilgili
Sacide: Secdeye varan, yere yüz süren
Saçı: Gelinin başına saçılan çiçek, şeker, arpa; para gibi şeyler. 2. Düğün armağanı.
Sada: Ses, yankı
Sadakat: İçten bağlılık, sağlam güçlü dostluk, doğruluk.
Sadaret: Başta bulunma, öne geçme, liderlik.
Sadberk: Yüz yapraklı katmerli bir gül çeşidi
Sade: Yalın, gösterişsiz, şekersiz
Sadecan: Kendi halinde içten, iyi ve temiz dost.
Sadedil: Temiz yürekli.
Sadegül: Temizliği, dürüstlüğü ve güzelliğiyle bilinen.
Sadem: Durum, safım, yalınım
Sadet: Yakınlık. 2. Niyet, fikir, 3. Asıl konu üzerinde konuşulacak şey, konuya dönmek.
Sadhezar: 1. Yüz bin. 2. Çok fazla.
Sadıka: Sadık kimse
Sadice: Mutlulukla ilgili.
Sadik: Sadık, gerçek dost. 2. Doğru sözlü.
Sadiye: Uğurlu, mutlulukla ilgili
Sadme: Çarpma, vurma, 2. Sarsıntı. 3. Hiç beklenmedik bir anda başa gelen bela
Sadriye: Göğüsle ilgili, göğüse ait.
Safder: Düşman saflarını yarıp bozan.
Safderun: İçi temiz ve saf olan.
Safdil: İçi temiz, kötülük nedir bilmeyen.
Safıgül: Gül gibi, katıksız, saf, duru, temiz.
Safican: Temiz, içten dost.
Safigül: Güzel ve temiz insan.
Safiha: Yassı ve düz olan yüz.
Safinaz: Nazlı, çok naz yapan
Safinur: Çok aydınlık, temiz kimse.
Safir: Mavi renkli, değerli bir taş.
Safire: 1. İnce, güzel ses. 2. Islık.
Safiye: Katıksız, katışıksız saf
Safiyet: Saflık, temizlik, dürüstlük.
Sahabet: Sahip çıkma, benimseme. 2. Koruma arka çıkma.
Sahara/Sahra: Çöl
Sahavet: El açıklığı cömertlik.
Sahba: Şarap.
Sahiba: Bir şeyi elde etmiş olan
Sahibe: Sahip olan
Sahil: Deniz ve göl kıyısı
Sahire: 1. Geceleri uyumayan, uykusuz. 2. Büyücü, büyüleyici güzel.
Sahra: Kır, ova, çöl
Sahranur: Çöl ışığı
Sahre: Kaya, kütle.
Sahure: Sahur vakti doğan kız çocuklarına verilen bir ad.
Saibe: 1. Yanlışlık yapmayan, yanlışsız, doğru. 2. Amaca, hedefe uygun. 3.
Saide: Mutlu, uğurlu
Saika: Yıldırım. 2. Sebep.
Saime: Oruçlu, niyetli
Saire: Seyreden, hareket eden, yürüyen.
Sakıye: İçki dağıtan kadın.
Saki: Kadehlere içki dolduran, dağıtan.
Sakibe: Su veren, su dağıtan.
Sakine: Durgun, hareket etmeyen, kımıldamayan, kimseyi rahatsız etmeyen
Salıkbike: Tavsiye edilen, beğenilen kadın.
Salınbike: Salınan, nazlanan kadın.
Saliha: Yararlı, iyi, elverişli
Salime: Sağlıklı, sağlam, esen. 2. Eksiksiz. 3. Korkusuz, kendinden emin.
Salise: Saniyeden daha küçük zaman birimi
Saliye: Yeni yılın gelişini kutlamak amacıyla Muharrem ayında yazılıp sunulan kaside.
Salkım: Üzüm gibi, bir sap üzerinde bir arada bulunan
Saltanat: Sultanlık, hükümdarlık.
Samahat: “Semahat” isminin bir başka söyleniş biçimi.
Samia: İşitme yetisi
Samiha: Cömert, eli açık.
Samime: Bir şeyin içi, özü, merkezi, temeli, kökü.
Samine: Sekizinci
Samire: Meyve veren, meyveli
Samiye: Duyan, işiten, yüce, ulu, yüksek
Samru: Yüksek yer, tepe, üst
Samur: Değerli kürkü olan bir hayvan türü
Samyeli: Güneyden esen sıcak rüzgar
Sanal: Sanlı ol, ünlen
Sanavber: Çamfıstığı ağacı, 2. Sevgilinin boyu posu.
Sanem: Çok güzel kadın, put
Sanemnur: Put gibi güzel ve parlak kadın.
Sanevber: 1. Çam fıstığı ağacı veya kozalağı. 2. Sevgilinin boyu posu.
Sania: İş, meşgale.
Saniha: Düşünmeden, kendiliğinden, doğan düşünce, fikir.
Saniye: Sivil rütbelerden ikincisi. 2. Dakikanın altmışta biri. 3. Fizik ve mekanikte zaman birimi.
Sannur: Nurlu, ışıklı, güzel olmasıyla tanınan.
Sara: Halis, saf, katkısız
Saray: Hükümdarların oturduğu büyük yapı
Sare: Saf, temiz, kalabalık, topluluk
Sarfiye: Giderle yapılan, masrafla ilgili.
Sargın: Albenili, çekici, büyüleyici, sevimli, güzel
Sarhatı: Hatıra, anı.
Sarıcan: Sarışın dost.
Sarıçiçek: Sarı renkli çiçek.
Sarıgül: Sarışın, gül sarısı renkte.
Sarıgüzel: Sarışın güzel.
Sarıkız: Sarışın kız.
Sarmal: Helis biçiminde olan, helozoni.
Sarmaşık: Koyu yeşil renkte, değişik biçimde yaprakları olan, sap ve dallarından çıkan küçük ek köklerle dik, düz yerlere yapışarak tırmanan, bir bitki türü .
Satı: Yaşamı uzun sürmesi için doğumundan önce erenlere adanan çocuk. 2. Satmak işi, satış.
Satıa: Yükselen, yükselip ortaya çıkan.
Satıgül: Satılan gül.
Satıhanım: Kendisini adamış hanım.
Satir: Örten, kapatan.
Satiye: Mütevazi, sadık
Satu: Uzun ömürlü olması için doğumundan önce ermişlere adanan çocuk. –
Savlet: Hücum etme, saldırma.
Savniye: Koruma, gözetme ile ilgili.
Sayar: Saygılı, hürmet eden.
Saye: Koruma, yardım, sahip çıkma
Sayede: Bu yoldan, böylelikle.
Sayfiye: Yazlık, yazlık ev.
Saygın: Sayılan, sevilen
Saygül: Sayılasın ve gül gibi güzel olasın
Sayıl: Her zaman saygı gör
Sayide: Ezilmiş, yıpranmış, eskimiş.
Saynur: Saygınlığıyla ışık saçan.
Sayra: Cennette akan suyun çıkardığı ses, cıvıldaşan, ötüşen
Sayran: Öten, cıvıldayan, şakıyan.
Seba: Yedi.
Sebahat: Güzellik
Sebahet: Suda yüzme.
Sebiha: güzel, şirin, çekici
Sebile: Allah yolunda olan kadın, hayırlı kadın, cömert, iyiliksever
Sebir: Sabır, tahammüL.
Sebla: Uzun kirpikli, kirpikli göz
Seblâ: Uzun kirpikli göz.
Sebnem (Şebnem): Havada buhar durumundayken gecenin serinliğiyle yerde ya da bitkilerin üzerinde toplanan su damlacıkları, çiğ
Sebu: Testi. 2. Şarap kabı.
Secem: Yağan ilk yağmur
Seçgül: Seçkin, seçilmiş güzel.
Seçik: Seçilmiş, seçkin.
Seçil: Öne çık!, Üstün ol!, tercihleri kazan
Seçilay: Seçil ve Ay gibi güzel ol
Seçilcan: Üstün dost
Seçilgül: Güzelliğiyle üstünlük sağlayan.
Seçilnaz: Naz yapmasıyla kendine üstünlük sağlayan.
Seçilnur: çevresindekileri ferahlatmakla beğeni kazanan.
Seçilsay: Saygınlığıyla beğeni toplayan.
Seçilsoy: Üstün nitelikli bir soydan gelen.
Seçilsu: Temizliği ve saflığıyla herkesin beğenisini kazanan.
Seçilşan: Üstünlüğüyle şan şöhret sahibi olan.
Seçiltan: Tan vakti gibi güzelliğiyle beğeni kazanan.
Seçilyar: Beğenilen, üstün tutulan sevgili
Seçki: Beğenilmiş, seçilmiş. 2. Şairlerin, yazarların bestecilerin eserlerinden alınmış, seçme parçalardan oluşan eser, güldeste.
Seçkin: Benzerler arasında nitelikleriyle göze çarpan, elit
Seda: Ses yansıması, yankı
Sedacan: Can dost.
Sedacık: Sevimli sesler çıkartan.
Sedagül: Kıpır kıpır güzel
Sedanaz: Nazlı güzel.
Sedanur: Sesiyle ışık saçan.
Sedasu: Çağlayarak akan su
Sedef: Bazı deniz kabuklularının iç yüzünü kaplayan parlak madde
Seden: Uyanık, dikkatli, gözü açık
Segah: Türk sanat müziğinde bir makam
Sehavet: Cömertlik, el açıklığı.
Seher: Şafak vakti
Sehercan: Güzel dost.
Sehergül: Tan vakti açan gül.
Sehergün: Günün ilk ışıkları.
Sehernaz: İlk göz ağrısı.
Sehernur: Işık saçan.
Sehersoy: Güzel bir soydan gelen.
Sehertan: Tan ağartısı.
Sehhar: Büyücü. 2. Büyüleyici, büyülü gibi.
Sehhare: Çok güzel, büyüleyici kadın.
Sehker: Duygu, his.
Sehle: 1. Yumuşak. 2. Kolay. 3. Taze, körpe
Sekine: Gönül rahatlığı, kafa dinçliği, inanç. 2. Rahatlık, dinlenme. 3. Ağırbaşlılık. 4. Güvenç, güvenme.
Sel: Taşkın su
Selamet: 1. Esenlik. 2.Her türlü korku, tasa ve tehlikeden uzak, güvenlik içinde
Selay: Sellerin çok olduğu ay
Selbi: Bir kilim motifi adı
Selbin: Bir suyla yıkanmış temiz, berrak.
Selcan: Coşkulu, hareketli, taşkın hareketli.
Selda: Bir söğüt cinsi/ Sel, taşkın, su
Seldacan: Yürekten dost.
Seldagül: Gül kadar güzel.
Seldağ: Dağlardan akan sel, dağ seli
Selden: Selden gelen
Selen: Müjde
Selenay: Ayın müjde ile doğuşu
Selenge / Selenga: Türklerin ana vatanında akan önemli iki nehirden biri. (Yenisey ve Selenga)
Selgün: Selin oluştuğu gün, sel günü
Selışıl: Sel gibi akan parıltı, selin ışılı
Selışın: Sel gibi akan ışın
Seliha: Bozulmuş, soyulmuş şey.
Selika: Güzel konuşma ve yazma yeteneği.
Selile: İlk doğan kız çocuğu
Selime: Eksiği, kusuru olmayan doğru kişi
Selin: Övünç / Coşkun akan su
Selinay: Ay gibi parlak ve gür akan su
Selinti: Ufak sel
Selis: Bağlı, boyun eğmiş / Akıcı / kolay, yumuşak
Selma: Barış içinde, huzur, erinç
Selmin: Sermin / barış yanlısı
Selnur: Yüreğindeki ışığı büyük bir coşkuyla saçan.
Selva: 1. Bıldırcın eti. 2. Tih Çölünde bulundukları sürece İsrailoğullarına Allah tarafından kudret helvasıyla birlikte, karınlarını duyurmaları için gönderildiğine inanılan kuş.
Selver: Önder
Selvet: Gönül rahatlığı.
Selvi: Yaz kış yeşil kalan ince uzun birağaç
Selvican: Selvi + Can isimlerinin birleşiminden oluşur.
Selvihan: Boylu poslu endamlı
Selvinaz: Selvi gibi nazlı; nazlı salınan
Sema: Gökyüzü
Semacan: Gökyüzü gibi temiz ve sessiz dost.
Semagül: Gökyüzü gibi yüksek. 2. Bir gül gibi güzelliğe sahip olan.
Semahan: Sema yapan. 2. Gökyüzü hükümdarı.
Semahat: Cömertlik, el açıklığı
Semanur: Nurlu gökyüzü.
Semen: Semizlik / yasemin çiçeği / sperma
Semiha: Cömert gönüllü, eli bol
Semin: Değerli, pahalı, semizlik
Semina: Hz. Adem’in 2. kızının adı. Hurma ağacını ilk diken kız
Semine: Değerli, pahalı. 2. Semizlik.
Semira: Gökteki yıldızların parlaklığı
Semiramis: 1. Mitolojide güvercinlerin hayatını kurtardığı kız çocuğunun adı. 2. Doğu mitolojisinde adı geçen, dünyanın yedi harikasından biri olan Babil’in Asma Bahçelerini kurduran Asur kraliçesi.
Semire: Meyveli, meyve veren.
Semiye: Adaş, adları aynı olan.
Sempatik: Cana yakın sıcak kanlı, sevimli. 2. Çok hoş, hoşa giden.
Semra: Esmer
Sena: Övgü / şimşek pırıltısı
Senahan: Öven, övücü
Senal: Allı güzel.
Senar: Seven, aşık, yar
Senay: Ay gibisin sen anlamında
Senbul: Sen ara ve bul
Sene: Yıl
Senem: Kars dolaylarında kadın ve erkeklerin karşılıklı olarak oynadıkları bir halk dansı, Arapça'da put
Senem / Sanem: Put, anıt / Güzel kadın
Sengül: Hep gül hep gülen ol, sen gülsün, gül gibi güzelsin
Sengün: “Sen gündüz gibi aydınlık, güneş kadar parlaksın” anlamında kullan
Seniha: Süs; inciler
Seniye: Yüksek, yüce.
Sennur: Güzel ve aydınlık
Sera: Saray / toprak
Seran: Işıklı, parlak
Serap: Güzel kadın / çöldeki göz yanılması
Seray: En güzel ay; baştacı edilen
Serazat: Serbest, hür, başıboş. 2. Rahat, derdi olmayan, huzurlu.
Serdil: Kalp, yürek.
Sereda: Naz yapmakta önde giden.
Serefraz: Başını yükselten, yükselen, benzerlerinden üstün durumda olan.
Serela: Göz güzelliğinde üstüne olmayan.
Seren: Gemi direği
Serenay: Uzun boylu güzel manasındadır. Seren ve ay kelimelerinden birleşik isim. Seren, Yelkenli gemilerde direkler üzerinde yelken açmak ve işaret kaldırmak için kullanılan yatay olarak bağlanmış, uçları ince gönderdir. Ay, Dünya’nın tek doğal uydusu olan gök cismi Ay, yılın on iki bölümünden her biri Ay, Antik Mısır firavunu
Serencan: İnce, zarif dost.
Serendaz: Çekinmeyen, korkmayan, fedakar, özverili.
Serengül: Uzun boylu güzel.
Serfiraz: Başeğme, söz dinleme.
Sergin: Serilmiş olan, yatan, raf, yorgun gibi manaları vardır.
Sergül: Önde gelen gül.
Sergün: Güzellerin önde geleni.
Serhatı: Hatıra, anı.
Serim: Hoş görülü, sabırlı.
Serin: Ilıkla soğuk arası
Seringül: Hoşgörülü, sabırlı güzel.
Seriye: Hz. Peygamber’ in bulunmadığı küçük askeri birliklere verilen addır.
Serma: Kış soğuğu
Sermelek: Melek kadar güzel ve iyi olanların önde geleni.
Sermin: Güzel / Kibar
Sernaz: Nazlı.
Sernerm: Uysal, yumuşak başlı
Sernevaz: Baş okşayan, sevecen.
Sernigün: Baş aşağı, tersine dönmüş.
Sernur: Başı ışıklı, aydınlık kişi.
Serpil: Geliş, güzelleş manasında bir emir kipi
Serpin: Sert yelle savrulan yağmur, dolu
Serpuş: Başlık, başa giyilen şey.
Serra: Bolluk, bereket, genişlik, kolaylık
Sertab / Sertap: Ser +Tab Pırıltılı baş, ışıltıların başı
Sertap: İnatçı
Sertap (Sertab): İnatçı
Serva: Masal, söz
Server: Egemenlik, üstünlük.
Servi: Kış yaz yaprağını dökmeyen, ince uzun bir ağaç / Selbi, Selvi; uzun boylu ve güzel kadın
Servican: Uzun boylu arkadaş.
Servigül: Uzun boylu, zarif, gül güzelliğinde kız.
Servigüzar: Becerikli, zarif kız.
Servinaz: Uzun boylu, nazlı sevgili.
Servinisa: Zarif kadınlar.
Servinur: Işık saçan.
Servisu: Zarif ve su kadar da temiz ve berrak.
Servişan: Zarifliğiyle tanınan, zerafet sahibi.
Servitan: Zarif, uzun boylu ve bir tan vakti kadar güzel.
Serviyar: Uzun boylu, zarif sevgili.
Serza: Doğurgan.
Serzemin: Yeryüzü.
Sesil: Sapsız, direkt gövdesinden bir yere bağlı olan
Setenay: Çerkez dilinde bir anlamı ’’gözümün nuru’’ dur. Bir diğer anlamı da ’’yaban dağ gülü’’ dür
Seval: Beğenilen, dayanılmaz
Sevan: Sev ve unutma.
Sevay: Ay gibi sevilen.
Sevcan: Sevilen can, güzel can
Sevda: Aşk, sevgi
Sevdacan: Tutkulu dost.
Sevdagül: Aşık olunacak kadar güzel ve zarif kişi.
Sevdakar: Sevdalı.
Sevdakâr: Sevdalı, âşık.
Sevdanaz: Nazına aşık olunan.
Sevdanur: Işık saçan.
Sevde: Siyah, esmer, esmer güzeli
Sevdeğer: Sev, o senin sevgine değer
Sevdem: Sevginin son hali
Sevdenur: Siyah, kara, büyüklük sahibi, ışık
Sevdil: Dili güzel olan.
Sevdiye: Sevesin diye
Sevecan: Can, seni seven can
Sevecen: Acıyarak ve koruyarak sevme, şefkatli, müşfik.
Seven: Sevmiş olan, sevdaya tutulmuş, sevgi duyan
Sevenay: Çok seven
Sevencan: Sevdaya tutulmuş olan can
Sevencik: Çok sevimli.
Sevendil: Konuşma güzelliği.
Sevengül: Sevdaya tutulmuş olan gül
Sevengün: Sevdaya tutulmuş olan Güneş
Sevengüz: Sonbahar güzelliği.
Sevennaz: Nazlı güzel.
Sevennur: Aydınlatıcı güzel.
Seventan: Tanvakti güzelliği.
Sever: Her şeyin olumlu yanını gören.
Severcan: Yürekten seven kimse.
Sevgel: Beğeniyle, sevgiyle gelen.
Sevgen: Sevgi dolu, sevecen, sevmeye yatkın
Sevgi: Aşk, sevme duygusu
Sevgican: Candan dost.
Sevgihan: Sevilen hükümdar.
Sevgili: Sevgi ve bağlılık duyulan. 2. Sevilen, aşık olunan kimse, dost, yar.
Sevgim: Benim olan sevgi, aşkım
Sevgin: Seven, sevgiye düşkün
Sevginaz: Nazlı sevgili.
Sevginur: Işık saçan sevgili.
Sevgisel: Coşkulu sevgi.
Sevgisun: Sevgisini gizlemeyen.
Sevgişan: Duyduğu sevgiyle ünlenmiş olan.
Sevgitan: Duygusal, romantik
Sevgiyar: Sevilen, sevgili.
Sevgül: Sevginin gülüsün
Sevgün: Sevilen günsün
Sevi: Aşırı sevgi ve bağlılık duygusu
Sevican: İçten seven.
Sevigül: Sevilen güzel.
Sevil: Sevilen bir kişi ol
Sevilay: Ay gibi her zaman sevil
Sevilcan: Çok sevilen kişi.
Sevilen: Gözde olan.
Sevilnaz: Nazıyla kendini sevdiren.
Sevilnur: İnsanları aydınlatmasıyla kendini sevdiren
Sevilsen: “Sevil, beğenil” anlamında kullanılan bir ad.
Sevilsu: Temizliği ve saflığıyla kendini sevdiren.
Sevilsun: Gördüğü ilgiye, sevgiye aynı şekilde karşılık veren.
Sevilşan: İçtenliği ve sevecenliğiyle tanınan, sevilen.
Sevilşen: Şen şakrak olmasıyla kendini sevdiren.
Seviltan: Tan vaktinin romantizmiyle kendini sevdiren.
Sevilyar: Güzelliğiyle kendini sevdiren.
Sevim: Sevimli, sempatik
Sevimgül: Güzel sevgisi.
Sevin: Sevinmekle ilgili.
Sevinay: “Güzeli sevin” anlamında kullanılan bir ad.
Sevinaz: Sevilen nazlı.
Sevinç: İstenilen şeyin olmasıyla duyulan coşku
Sevindal: Dal gibi olduğun için sevinesin
Sevingül: Sevinmek ve gülmekten buyruk hem sevin hem gül
Sevinur: Sevgi ışığı saçan.
Seviye: Birlik, beraberlik. 2. Düzlük, doğruluk.
Sevkal: Sev ve kal, sev ve sevdiğin yerde kal
Sevnaz: Sev ve naz et.
Sevnur: Hayranlık duyuran.
Sevra: Güzel görünüşlü
Sevsay: Sev ve say
Sevsen: Keşke sevmiş olsan
Sevsevil: Sev ve sevil, hem sev hem de sevil
Sevşan: Şöhretiyle sevilen.
Sevtan: Güzelliğiyle sevilen
Sevtap: Aşırı, tapacak kadar sevgi duyan
Seyfiye: 1. Kılıçla ilgili, askerliğe ait. 2. Kılıç biçiminde. 3. Asker züm
Seyhan: Irmaklar
Seylak: Kum gibi çok
Seylan: Sel, akma, akış
Seylap: Sel, su baskını, sel suyu.
Seylâp: Sel, sel suyu, taşkın.
Seyna: Ağaç adı
Seyra: Güzel tesadüf, karşılaşma
Seyran: Gezinme. 2. Bakıp seyretme.
Seyyal: Akışkan, sıvı, yerinde duramayan
Seyyale: Akan şey, sıvı. 2. Akıntı.
Seyyare: Gezegen.
Seyyibe: Dul kadın
Seyyide: Saygıdeğer kadın.
Seza: Uygun, yaraşır, değer.
Sezan: Sezgili / Sez ve An kelimelerinin birleşimi ile oluşur
Sezay: Sez ve Ay / Güzeli sez tanı manasında
Sezek: Sezebilen, sezen, duyumsayan
Sezel: Sezgili kimse. – bk. Sezal
Sezen: Hisseden, sezgili
Sezer: Açık bir kanıt olmaksızın, olmuş ya da olacak bir şeyi duyumsar
Sezgen: Sezen, sezgisi olan, sezme yeteneği olan
Sezgi: Aklın yardımı olmadan, gerçeğin doğrudan doğruya
Sezginay: Sezme yeteneği olan Ay
Sezil: Sezilen, hissedilen kişi
Sezin: Sezinleme işi, sezme
Seziş: Sezme yolu, sezme biçimi, sezme
Sezmen: Sezen kimse
Sıcak: Sıcakkanlı, cana yakın
Sıddıka: 1. Çok doğru, yalan söylemeyen. 2. Hz. Ayşe’nin lakabı. 3. Hz. Merye
Sıdıka: Çok içten ve doğru kimse
Sıdkıye: İçi, yüreği temiz, doğru kimse.
Sıla: 1. Kavuşma hasreti, bir süre ayrı kaldığı bir yere veya yakınlarına kavuşma. 2. Gurbetteki bir kimse için doğup büyüdüğü ve özlediği yer
Sılay: Ay özlemi
Sımah: Kulak. 2. Kulak deliği.
Sırga: Küpe.
Sırma: Altın yaldızlı, ya da yaldızsızince gümüş tel
Sırmahan: Sarı ve güzel saçlı güzel.
Sırriye: Sır saklamasını bilen kimse.
Sıtkıye: Sıdkıye
Sıylıkız: Sevimli, hoş kız.
Sibe: Yarın.
Sibel: Bulutla yer arasında yere düşmeyen yağmur damlası / Buğday başağı / Eski Türklerde bir tanrıça ismi
Sidal: Ağaç dalının gölgesi.
Sidelya: Cennet bahçesindeki bir çiçek ismi.
Sidre: 1. Cennetteki son ağaç. 2. İnsanoğlunun bilim ve sanatta ulaşabileceği son nokta. 3. Arabistan kirazı 4. Ağaca teşbih edilen, yedinci kat gökte bir makam ismi.
Sili: 1. Temiz, pak.2. İffetli, erdemli.
Sim: Parlak ve beyaz
Sima: Yüz, çehre, beniz / Kişi, kimse, insan
Simay: Gümüş ay / Yüzü güneş gibi aydınlık, parlak
Simayişems: Yüzü güneş gibi aydınlık olan.
Simber: Göğsü gümüş gibi olan.
Simce: Gümüş gibi parlak beyaz.
Simden: Gümüş gibi parınldayan.
Simge: Alamet, sembol, birşeyi anlatan im, imge
Simhan: Gümüş gibi parlak olan.
Simin: Gümüş gibi parlayan ışıltı
Simirna: İzmir'in eski adı, Amazon savaşçılarının kraliçesinin adı
Simla: Gökteki parlak yıldız / Karlarla kaplı / Hindistan’ ın kuzeyindeki bir şehir ismi
Simre: Yıldız yansıması
Simten: Teni gümüş gibi parlak, güzel.
Simüzer: Altın ve gümüş gibi parlak ve değerli olan.
Sincan: Kırmızı renkte çiçekleri olan, çok yıllık ıtırlı bir bitki.
Sine: Yürek, kalp, gönül
Sinem: Benim tenim, benim vücudum, göğsüm
Sinemis: Gözümde anlamına gelir
Sirap: Taze, körpe, genç.
Siren: Üst tarafı kız, alt tarafı balık olduğuna inanılan deniz kızı.
Sitare: Yıldız
Sitem: İnsanın gücüne gidecek söz, davranış. 2. Haksızlık, eziyet 3. Bir kimseye üzüldüğünü, kırıldığını öfkelenmeden
Sitti: Hanım, kadın.
Siva: Başka, ayrı, özge…
Sofiyane: Kendini Tanrı’ya adamış olan.
Solin: Çiçekli çayır.
Solmaz: Güzelliğini, tazeliğini uzun süre koruyan
Somnur: Aydınlık, nurlu.
Sonat: Bir veya iki çalgı için yazılmış 3-4 bölümlü müzik eseri
Sonay: Yılın son ayı
Sonbahar: Güz. 2. Sonbahar mevsimi.
Soncan: Son çocuk olması temenni edilen. 2. En iyi arkadaş.
Soneda: Nazlı olmaması temenni edilen
Sonel: Son doğan çocuk.
Songül: Son açan gül
Songün: Günlerin sonuncusu
Songüz: Kasım ayının halk arasındaki adı
Sonnur: Son ışık
Sonol: Sonuncu çocuk olması temenni edilen.
Sonsen: Artık çocuk istenilmediği durumlarda konulan bir ad.
Sontaç: Artık çocuk istenilmediği durumlarda konulan bir ad.
Sonten: Artık çocuk istenilmediği durumlarda konulan bir ad.
Sonver: Sonuncu çocuk olması temenni edilen.
Sonyar: En son gözde.
Sonyaz: Sonbahar
Soring: KızıL.
Sosın: Mavi ya da sarı rengi olan çiçek.
Sönmezay: Sürekli olarak ışık saçan Ay
Sözem: Huzur veren kelimeler
Sözen: Güzel ve etkileyici konuşma yeteneğine sahip olan
Su: Canlıların yaşaması için en gerekli olan kokusu, rengi olmayan sıvı
Suadiye: Yararlı, faydalı.
Suat: Mutlu, mutlulukla ilgili
Suay: Su gibi berrak, ay gibi parlak.
Subhiye: Sabah vaktiyle, şafak ile ilgili. – bk. Suphiye
Sudan: Berrak, tertemiz
Sude: Sürmüş, sürülmüş, ezilmiş
Sude Naz: Sürmeli, nazlı olan
Sudem: Sude isminin aitlik eki almış halidir.
Suden: Başıboş, sorumsuz anlamındadır. Peygamber efendimizin Cennetteki en çok sevdiği ağaç olarak bilinmektedir. Fakat Suden kesinlikle Hz. Peygamberimiz’in Cennetteki en sevdiği ağaç değil! Kuran’da her geçen kelimenin isim olarak konulmaması gerektiğinin en iyi örneklerden biri Suden kelimesidir. Evet, Suden Kuran’da geçiyor, ama ‘başıboş, sorumsuz’ gibi kötü bir anlam taşıyor. Bu yüzden Suden önerilmeyen bir isimdir.
Sudenaz: Nazlı ve sürmeli.
Sudenur: Sürmüş sürülmüş nurlu
Sudiye: Yararlı, faydalı, kazançlı.
Sueda: Temiz olan, Allah’ ın rızasına eren mutlu, kutlu insanlardır.
Suğra: Daha, pek, en küçük.
Suhan: “Sühan” isminin bir başka söyleniş biçimi.
Suheyla: Süheyla yıldızı.
Suizan: Kötüye yorma.
Sukeyna: Sessiz, sakin ve ağır başlı onurlu kadın manasındadır. Hz. Hüseyin’in kızının ismidir.
Sukeyne: Sessiz, sakin, ağırbaşlı Hz.Hüseyin in Kızı.
Sulbiye: Birinin soyundan gelme, onun çocuğu olma
Sulhiye: Barışa özgü, barışla ilgili, barış.
Sultan: Hükümdar eşi, güç
Sumeyye: İslam’ın ilk şehidi. Ammar b. Yasir’in annesi ve ilk müslüman olan hanım sahabelerdendir.
Sumru: Yüksek yer, tepe, üst
Sun: Bir şeyi vermek, yollamak, göndermek, takdim etmek.
Suna: Boylu poslu endamlı / Erkek ördek
Sunam: Benim sülünüm, benim yaban ördeğim, benim sunam
Sunar: Takdim eden, saygılı.
Sunay: Ay’ı sun getir anlamındadır. Ay ışığı sun
Sungu: Bir büyüğe sunulan armağan. 2. Bir tanrıya veya tapınağa yapılan bağış.
Sunu: Armağan, birine sunulan şey, geline verilen armağan
Suphiye: Sabah vakti, şafak ile ilgili.
Sura: İsrafil adlı meleğin kıyamette ve yeniden dirilmede üfleyeceği borunun ismidir. / Bir tür ipekli kumaş / Bahadırlık, kahramanlık
Surperi: Peri güzeli
Surya: İlahı ışık / Sansikritçe Surya güneş demektir.
Suzan: Yakan, yakıcı, coşkulu, ateşli
Suzen: İğne. 2. İğne gözü deliği.
Suzende: Yakıcı.
Suzidil: Doğu müziği makamlarından.
Suzidilara: Türk klasik müziğinin III. Selim tarafından düzenlenmiş bir makamı.
Suzinak: Yakan, yakıcı. 2. Dokunaklı. 3. Doğu müziğinde basit bir makam.
Suziş: Yanma, yakma. 2. Etki yapma, dokunma. 3. Yürek yanması, derin ve büyük acı.
Süeda: Edalı, kutlu, uğurlu
Sühandan: Güzel konuşan
Sühendan: Güzel söz söyleyen
Süheyla: Güney yönünde görülen parlak yıldızlar / Yumuşak iyi huylu kadın
Sükun: Durgunluk, dinginlik, hareketsizlik. 2. Huzur, rahat. 3. Dinme, yarışma.
Sükut: Susma, konuşmama, söz söylememe, sessizlik,
Sülün: Uzun kuyruklu, güzel bi kuş türü
Sülünay: Uzun boylu, endamlı güzel.
Sülünbike: Uzun boylu, endamlı kadın.
Sümbül: Zambakgillerden süs bitkisi
Sümbülveş: Sümbüle benzeyen, sümbül gibi güzel.
Sümeray: Sümerlerin ayı
Sümeyra: Çağla meyvesi / Kıvrılmış yaprak
Sümeyra/Sümeyre: Meyve çağlası, kıvrılmış yaprak
Sümeyre: Meyve çağlası. 2. Yaprak kıvrımı.
Sümeyye: İlk Müslüman olan sahabelerden bir kadınının ismidir. İslam’ın ilk şehididir.
Sümre: Esmerlik, kara yağızlık
Sünbüle: Başak
Sündüs: Ham ipek, ipekli
Sündüz: Altın veya gümüş tellerle işlenmiş parıltılı nakışlı bir tür ipek kumaş adıdır.
Sürmeli: Gözleri doğuştan sürmeli kız.
Süsbil: Başak.
Süsen: Çiçekleri iri, güzel görünüşlü ve kokulu süs bitkisi
Süslü: Süsü olan, süslenmiş, bezenmiş.
Süveyda: Kalbin ortasında var kabul edilen siyah nokta. Aşkın doğduğu yerdir.
Süveyde: Kalbin ortasında var olduğuna inanılan siyah benek. Süveyda
Süzül: Bakıl, sevil, beğenilen.2. Süzgün bakışlı.
Süzülay: “Nazlan, süzül, nazlı nazlı salın” anlamında kullanılan bir ad.

ღƪ(ˆ◡ˆ)ʃ♡ That's all we have ♡ƪ(ˆ◡ˆ)ʃ♪

Error Contact:[email protected]